Milli SİDA’larda ‘hava savunma’ dönemi başlıyor

Türk savunma sanayiinin global manada rüştünü ispat ettiği mevzulardan biri elbette insansız sistemler. Evvel havada başlayan bu muvaffakiyet öyküsü daha sonra deniz ve karada da kendini gösterdi. Bilhassa son yıllarda deniz alanındaki insansız sistemler Ankara’nın elini bir oldukça güçlendirdi.

Ancak bir yandan insansız sistemler gelişirken öteki yanda düşman ögeleri da durmuyor ve onlar da yeni teknolojilerden mümkün olduğu kadar çok faydalanıyor. Haliyle birbirine karşı daima güncellenen ve iki tarafın da daima daha uygununu hedeflediği bir fotoğraf ortaya çıkıyor.

Türkiye’nin insansız deniz araçları kıssası de tam olarak böyle… Son periyotlarda platformlarda hayli kritik değişimler yapıldığı görüyoruz. Her geçen gün daha farklı kabiliyetler kazanan Türk SİDA’larında yeni gaye çok sayıda aracın yerli/milli hava savunma füzeleriyle donatılması.

“Değişen saha şartlarına karşı Ankara da yol haritasını güncelliyor”

Savunma Sanayii Uzmanı Yusuf Akbaba, Türkiye’nin ve öteki ülkelerin bilhassa Rusya-Ukrayna savaşında yaşananları gördükten sonra denizlerde de yol haritasını güncellediği görüşünde.

Son periyotlarda artan dron tehditleri elbette bu yeni periyodun en kritik dönüşümlerinden. Rusya’nın Karadeniz’deki amiral gemisini Ukrayna’ya kaybettiği olay başta olmak üzere son vakitlerde duyduğumuz emsal haberleri anımsatıyor Akbaba.

Günün sonunda deniz sistemlerinin korunabilmesinin aktüel harp alanında çok kıymetli olduğunun altını çiziyor. Türkiye’nin de artık TCG Anadolu ve TCG Derya isimli çok büyük gemileri olduğunu kaydediyor.

“Yakın gelecekte ulusal uçak gemimiz de bunların ortasına katılacak. Böylesine dev yüzer ögeleri bugün geldiğimiz noktada klasik formüllerle koruyamazsınız. İşte bu noktada devreye insansız deniz araçları da giriyor. Ve Ankara bu hususta şimdiden kritik adımlar atıyor.” bilgisini paylaşıyor.

Türk SİDA’larına hava savunma füzeleri ekleniyor

Türkiye’nin elinde farklı firmalar tarafından üretilen birbirinden kabiliyetli insansız deniz araçları var. Bunlardan kimi keşif-gözetleme-istihbarat misyonu üstleniyor, kimi üzerindeki gelişmiş elektronik harp sistemlerini kullanıyor kimi de sahip olduğu füzelerle isminden kelam ettiriyor.

Tam da bu noktada ibrenin ‘hava savunma füzelerine’ döndüğüne dikkati çekiyor Akbaba ve devam ediyor:

“Yeni periyotta Türkiye hava savunma füzesi ekli insansız deniz araçlarından yeni bir misyon gücü oluşturacak. Bu noktada akla yalnızca TCG Anadolu, TCG Derya ya da ulusal uçak gemisi gelmemeli. Askeri ve sivil limanların, kıyıdaki kritik noktaların ya da tekrar kıyıya yakın ticari noktaların korunması için de bu SİDA’lar değerli misyonlar üstlenecek.

Normalde bu çeşit büyük gemileri ya da kıyıdaki stratejik noktaları korumak epey maliyetli işler. Hava savunma füzeleri entegre edilmiş SİDA’lar bu vazifeleri nispeten daha düşük maliyetle gerçekleştirebilecek.

Elimizde Sungur ve Çakır üzere iki çok kabiliyetli füze var. ROKETSAN imzalı dikey atım sistemlerimiz mevcut. Bunlardan da Hisar, Siper üzere füzeleri ateşleyebileceğimiz günler görebiliriz. Ayrıyeten çok yakında Marlin SİDA’dan yeni bir füze ateşlendiğine dair test manzaralarına de şahit olabiliriz.

Öte yandan olağanda hava-hava misyonları için üretilen Gökdoğan ve Bozdoğan üzere ulusal füzelerin de yakın gelecekte insansız deniz araçlarına entegrasyonu çok muhtemel. Tekrar yakın vakitte yeni platformlar da görebileceğimize inanıyorum.

Burada bir parantez de radar için açmak gerek. AESA radarlı insansız deniz araçları konusunda Ankara’nın adım atması çok beklenen. Ki bu da bize çok daha uzaklardan, son derece gelişmiş kabiliyetler getirecek bir atak. Tüm bunlar günün sonunda düşman ataklarını birinci dalgada karşılayabilecek güçlü bir duvar oluşturmamızı sağlayacak.”

“İnsanlı-insansız sistemler karması denizlerde de kullanılacak”

İnsanlı ve insansız hava araçlarının birlikte vazife icra edebildiği bir doktrin son periyotların en kıymetli sıkıntılarından biri. Türkiye dahil gelişmiş her ülke bu konsept için dirsek çürütüyor.

Yusuf Akbaba beşerli ve insansız sistemler müşterek operasyonlar düzenleyebileceği bir başka alanın da denizler olacağını ve Türkiye’nin bu istikamette de önemli çalışmaları olduğu aktarıyor.