Bakan Tekin’den Muharrem İnce’ye LGS tepkisi: Pis koku CHP’den geliyor

Bakan Tekin, 15 Temmuz Demokrasi ve Ulusal Birlik Günü münasebetiyle MEB Şura Salonu’nda düzenlenen “Zaferin İsmi Türkiye Özel Çocuklar Sergisi”ni ziyaret etti.

Bilim ve Sanat Merkezlerindeki ve özel eğitime muhtaçlığı olan öğrenciler tarafından yapılan ve 74 yapıttan oluşan sergiyi gezen Tekin, yapıtları tek tek inceleyerek bilgi aldı.

Ankara Bilim ve Sanat Merkezi öğrencileri tarafından müzik dinletisinin de sunulduğu stantta Tekin, öğrencileri tebrik etti.

Ziyaretin akabinde değerlendirmelerde bulunan Tekin, Bakanlık olarak ana vazifelerinden birinin ülkenin birliğine, beraberliğine, demokrasisine ve bağımsızlığına sahip çıkacak nesiller yetiştirmek olduğunu söyledi.

Türkiye’de demokrasinin olağan işleyişini olumsuz etkileyen olaylara karşı vatandaşların ve çocukların vereceği yansıları, sahip çıkmaları gerekliliğini kendilerine hatırlatmak üzere müfredatın içerisine bu çeşit konuları koyduklarını belirten Tekin, “Çünkü biz, çocuklarımızın ve gençlerimizin bu ülkenin, coğrafyanın, milletin ürettiği, yarattığı medeniyete sahip çıkacak bireyler olsun, bireyler olarak yetişsinler istiyoruz. Demokrasimizi güçlendirsinler istiyoruz. Bağımsızlığımıza, bayrağımıza sahip çıksınlar istiyoruz.” diye konuştu.

15 Temmuz’un da bu manada çocukların bilmesi gereken bir husus olduğunu vurgulayan Tekin, şunları kaydetti:

• “Türkiye 27 Mayıs ile başlayan, 28 Şubat 1997 ile devam eden süreç içerisinde yaklaşık 10 yıllık dönemlerle demokrasiyi, olağan demokratik işleyişi antidemokratik, vesayetçi sistemlerin ürettiği kesintilerle yaşadığımız bir periyot oldu. 10’ar yıllık dönemlerle demokrasimiz kesintiye uğradı. Yani bu ülkenin bağımsızlığını, bu ülkenin demokrasisinin güçlenmesini istemeyenler, bu ülkenin ulusal birlik ve beraberliğinden rahatsız olan şahıslar 10’ar yıllık dönemlerle farklı üniformalarla, farklı manzaralarla müdahale ettiler ve demokrasimizi kesintiye uğrattılar. Bu, 27 Mayıs’ta bir askeri darbe halinde oldu. 12 Mart’ta bir muhtıra biçiminde oldu. 12 Eylül’de ordu hiyerarşisi içerisinde yürüyen bir darbe biçiminde oldu. 28 Şubat’ta ise apayrı bir veçheyle oldu.
• Kağıt üzerine baktığımızda 28 Şubat sürecinde FETÖ örgütünün elebaşının verdiği röportajları hatırlarsanız şunu söylemişti, ‘Okullarımızın ve dershanelerimizin anahtarlarını 28 Şubat iradesine teslim etmeye hazırız’. Bunun Türkçesi şu; ‘biz 28 Şubat darbesini bir arada yaptık. 28 Şubat darbesi birlikte organize ettiğimiz, gerimizdeki milletlerarası güçlerle birlikte organize ettiğimiz bir yapıdır.’ Bunun manası budur. Manzaranın dışında sayısal datalara baktığımızda da 28 Şubat’tan sonra FETÖ’nün okul ve dershane sayısı aritmetik değil, geometrik bir biçimde artmıştır. İnanılmaz derecede hem öğrenci sayısı hem derslik sayısı hem okul sayısı prestijiyle artmıştır. Nihayetinde uzun bir hazırlık periyodundan sonra 15 Temmuz günü bu türlü bir hain kalkışmaya giriştiler.”

Darbeler tarihinde birinci defa milletin siyasal parti, ideoloji, etnik, dini aidiyet, yaşlı ve genç olmak üzere hiç ayrım gözetmeksizin sokağa inildiğini belirten Tekin, milletin demokrasisine ve ulusal birliğine sahip çıktığını lisana getirdi.

“RÜŞVETLE YARGILANDIKLARI BÜTÜN BU SÜRECİN İÇERİSİNDE PİS KOKU ORADAN GELİYORDUR”

Bakan Tekin, değerlendirmelerin ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı.

Bir gazetecinin, 11 Temmuz’da sonuçları açıklanan merkezi imtihanda 719 öğrencinin tam puan almasına ait sorusu üzerine Tekin, Bakanlığın bütün işlerini kamuoyunda kendi siyasal çıkarlarını önceleyerek, tenkit, dedikodu ve iftira yapanlardan bağımsız bir biçimde iş ve süreçlerini yürüttüğünü aktardı.

LGS dahil olmak üzere bütün imtihanları bu perspektifte yürüttüklerini, hukuk devleti prensibine, öğrenci ve öğretmelerin emeklerine hürmet prensibine azami hürmet duymaya ihtimam gösterdiklerini söyleyen Tekin, buna mahzur olacak her şeyi engellemeye çalıştıklarını bildirdi.

Bir yıllık hazırlık sürecinin akabinde öğrencilerin imtihana girdiğini aktaran Tekin, şöyle devam etti:

• “Sınavın yapıldığı gün imtihanın bitiminden itibaren konuşulan konularla ilgili açıklamalar yaptık. Mesela birinci söylenen şey, ‘sınavın soruları sızdırıldı’. Saat 10.45’te tamamlanan bir imtihanın sorularının saat 11.57’de, emniyet kayıtlarında da o denli, saat 11.57’de toplumsal medyada paylaşılmış olması. Artık bir insanın saat 11.57’de paylaşılan soruların ‘sınavın güvenliğine sekte vuruyor, güvenliğini tehlike altına atıyor’ demesi için biraz ya akli melekelerinin yerinde olmaması lazım ya da manipülatif bir hareket içerisinde olması gerekir. Bununla ilgili gerekli açıklamalarımızı yaptık. Sonrasında da hem bu hususta rastgele bir ihmali olan varsa onların tespit edilmesi için hem de imtihan güvenliği ile ilgili bir ıstırap varsa bunun tespit edilmesi için müfettişlerimiz anında incelemelerini yaptılar. Anlatıyoruz, bunu söylüyoruz. Çok özür diliyorum. Geri zekalıya anlatır üzere tane tane anlatıyoruz. Fakat yetinmiyorlar, hala devam ediyorlar.”

CHP’ye katılan Muharrem İnce’nin toplumsal medya hesabından yaptığı açıklamaları da eleştiren Bakan Tekin, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Şimdi diyorlar ki ‘LGS’den pis koku geliyor’. Ben bunu söyleyen bireye şunu söylüyorum, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi’nden çıksın. Zira pis koku varsa şayet Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin ülkenin, milletin, vatandaşın parasını çarçur ettiği, rüşvetle yargılandıkları bütün bu sürecin içerisinde pis koku oradan geliyordur. O yüzden Cumhuriyet Halk Partisinin dışına çıksınlar, pis kokudan kurtulacaklar. Artık o kadar saçma sapan argümanlar söylüyorlar ki mesela diyor ki ‘Ben etrafımda bir iki bireye sordum, imtihan çok güç geçti dediler fakat 719 tane birinci çıktı’. Pekala, ben de diyorum ki biz yıl içerisinde daima okullarımızda ‘çocuklar, bakın bütün sorular ders kitaplarınızdan çıkacak. Münasebetiyle ders kitaplarınıza odaklanın. Bütün sorular öğretmenlerimizin size anlattıklarından çıkacak. Münasebetiyle öğretmenlerimizi can kulağıyla dinleyin. Diğer gerece gereksiniminiz olmayacak’ dedik. İmtihanda şayet 719 birinci varsa ve sizin söylediğiniz üzere bu olağan dışı bir durumsa, bu bizim söylediğimiz çocuklarımızın okul içerisine odaklanmaları, okul dışında, öğretmenleri dışında öteki bir şeyden yarar ummamalarından kaynaklanıyordur o vakit.”

Bu mevzuda tenkitlerde bulunanların öğretmenlere teşekkür etmesi gerektiğini lisana getiren Tekin, “Öğretmenlerimize teşekkür etmeleri gerekirken bütün öğretmenlerimizi zan altında bırakıyorlar. Bu kadar sığ bir bakış açısı olamaz. Mesela hiç utanmadan diyor, diyor ki, ‘bir vilayetten 300 tane birinci var’. Nereden çıkartıyorsunuz bunları? Şu an konuştuğumuz şey şimdi ilkokuldan, ortaokuldan yeni mezun olan çocuklarımız. Bu çocukların akıllarına bu çeşit şaibeler sokmanızın, bu çocukların zihinlerini bulandırmanın bir manası yok. Kendi siyasi çıkarlarınız için, kendi siyasi kusurlarınızı, defolarınızı, günahlarınızı, hatalarınızı örtmek için bu türlü laflar etmenize gerek yok.” kelamlarını sarf etti.

“SINAVIN GÜVENLİĞİNE EN KÜÇÜK ŞAİBE DÜŞÜRECEK BİR OLAY OLSAYDI ŞAYET, GEREĞİNİ YAPARDIK”

Tekin, CHP’den imtihana yönelik gelen öteki tenkitlere ait olarak şu değerlendirmede bulundu:

“Özellikle Cumhuriyet Halk Partisi cenahından gelen açıklamalar, içinde bulundukları pis ve tartışmalı ortamdan, baklava kutularının şaibesinden kurtulmak için manipülasyonu, tartışmayı öteki bir yere kaydıracaklardı. Hürmet duyuyorum, bunu da yapabilirsiniz lakin bunu sabi sübyan dediğimiz çocuklar üzerinden yapmayın. Bu çok sizi de ahlaki olarak güç duruma düşüren bir durum. Biz en küçük bir şikayeti ve eleştiriyi bile Bakanlıkta komitelerimizi kurarak incelettiriyoruz ve araştırıyoruz. İmtihanın güvenliğine en küçük bir şaibe düşürecek bir olay olsaydı şayet, biz gereğini esasen yapardık. Bakın çocuklarımızın bütün imtihan ve muvaffakiyet namusu bize emanet. Bu emanete sahip çıkmak için 1 milyon 200 bin kişilik bir orduyla gece gündüz çalışıyoruz.”

“BİR YIĞILMANIN OLDUĞUNU TESPİT ETMEDİK, O DENLİ BİR ŞEY YOK”

Bakan Tekin, bir gazetecinin, eğitim uzmanlarının imtihanın yüzdelik dilimlerine baktıklarında öğrenciler ortasında öbekleşmeler gördüklerini, bu nedenle LGS’nin geldiği nokta itibarıyla bir sıralama sınavı olma kabiliyetini kaybettiği istikametinde değerlendirmelerde bulunduklarını aktararak, 719 birincinin en yüksek puanla alan birinci 8 okulun toplam kontenjanından fazla olmasına ait sorusu üzerine, hiçbir imtihanda, imtihanın birincisi diye bir açıklama yapmadıklarını söyledi.

Bakanlık bünyesinde Ölçme Kıymetlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü ünitesi olduğunu hatırlatan Tekin, bu ünitenin imtihana ait tüm süreci ve bilgileri pahalandırmak üzere çalıştıklarını belirtti.

Yusuf Tekin, konuşmasını şöyle tamamladı:

• “Orada o kadar uzman arkadaş çalışıp bunu tespit edemedi lakin ne okuduğunu, nereden mezun olduğunu bilmediğimiz, ne kadar istatistik bildiğinden hiçbir bilgimiz olmayan bir kişi bunu kendine ulaşan yahut da kendince elde ettiği bilgiler üzerinden bir tahlil yaparak bu türlü bir sonuca ulaşıyor. Bunların hepsi boş. Hiçbir imtihanda sizin söylediğiniz üzere, sınavdaki soruları tam yapan öğrencilerin tamamı o 8 okulu tercih etmediler. Kimisi memleketindeki bir okulu tercih etti, kimisi akrabalarının yanındaki başka bir ildeki okulu tercih etti. Münasebetiyle orada da bir zahmet olacağını zannetmiyorum. Çocuklarımız aslında bu türlü bir tercih yapacaklar ve o tercihe nazaran de yerleşmiş olacaklar. O denli bir yığılmanın olduğunu biz tespit etmedik, o denli bir şey yok.
• Bugün 2018’den itibaren üst dilimdeki öğrencilerin oranlarını aldım. Hem PISA skorları açısından, hem bizim yaptığımız ABİDE kıymetlendirme, hem de LGS açısından baktığımda, hepsinde yaklaşık yüzde 6’lık bir öğrenci, tamamında birebir. Bu türlü baktığımızda aslında bir anomali durumu da yok. Bütün bunlar dediğim üzere, içinde bulunduğumuz siyasi ortamı manipüle etmeye yönelik çalışmalar.”